Sessiz Fail, Yitik Adalet: Panahi’nin Yeni Çığlığı
- İkbal Nur Karakuş

- 6 gün önce
- 2 dakikada okunur
İran’daki baskı ve sansür koşullarına rağmen Panahi, gerilla çekim yöntemleriyle ve gizli çekimlerle üretmeye devam ediyor. Panahi, önceki filmlerinde de görülebileceği gibi bu filmde de sinemayı yalnızca bir anlatım aracı olarak değil, aynı zamanda bir vicdan aynası ve toplumsal bir direniş olarak kullanıyor.

Görünmez Kaza’da görünmeyen şey bir kaza değil; toplumun içine sinmiş sessiz korkular ve adalet eksikliği aslında . Kamera burada bir tanık ve izleyici, pasif bir gözlemci olmaktan çıkarak olayın etik ortağı haline geliyor. Film, “kaza” kavramı üzerinden ahlaki sorumluluğun görünmezliğini anlatıyor.
Film, bir ailenin yolculuğu sırasında bir köpeği ezmesiyle başlıyor. Kazayı yapan babanın yüzündeki ifadesizlik, aslında bir vicdan yoksunluğunun göstergesi gibi. Panahi’nin sinemasında sıkça görüldüğü gibi bu durum, bireysel suç ile toplumsal sorumluluk arasındaki boşluğu ve vicdanın silikleşmesini temsil ediyor. Filmdeki karakterler üzerinden, İran toplumunun kendi travmasıyla yüzleşmesini izliyoruz. Kimse suçluyu tanımlamıyor; çünkü suçun kendisi sistemin içine karışmış durumda. Her karakter, kendi işkencecisinin hayaletini sırtında taşıyor. Bagaja koydukları beden, aslında sıkışmış bir vicdanın sembolü. Suçun görünmezleştiği, adaletin sustuğu bu coğrafyada, “failini tanımayanlar” yaşıyor aslında hala.

Panahi’nin uzun planları, filmin gerilimini artırıyor. Örneğin, Shiva’nın bir ağacın altında beklediği sahne, Beckett’in Godot’yu Beklerken’indeki bekleyişi anımsatıyor. Bu sahne, hem failin tanımlanmasını hem de yaklaşan hesaplaşmada adaletin gelmeyen yüzünü simgeliyor. Karakterler, Eghbal’in bagajdaki varlığı karşısında hem korku hem öfke hem de sorumluluk hissediyor. Bu anlar, bireysel travmaların toplumsal yankılarını açığa çıkarıyor.

Film boyunca her kare, bir direniş eylemi gibi işliyor ve Panahi’nin direniş sinemasının gücünü gözler önüne seriyor. Bu direniş manifestosu tadındaki film, İran toplumunda görünmez olanı görünür kılarken aynı zamanda bunu tüm dünyaya duyuruyor. Görünmez Kaza, sinemanın direnmenin ve hesaplaşmanın en güçlü yolu olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Son sahnede ise, tıpkı İran’da hâlâ sürmekte olan baskı ortamı gibi, film de belirsizlik içinde sona eriyor.







Yorumlar